NAR BÜLBÜLÜNÜN SIRRI
Derler ki, her canlının kalbinde bir sır taşınır. Ama bazıları, kendi kalbini yakmadan taşıyamaz o sırrı. Nar bülbülü mesela… Diğer adıyla kızılgerdan. Küçük bedeniyle büyük hikayelerin gölgesinde dolaşır durur dallar arasında.
İnsana yaklaşır utanmadan. Sanki korkmazmış gibi kötülükten. Oysa her bakan bilir ki, bu cesaret değil sadece. Bu bir unutuş… ya da affediş. Kim bilir, belki de her sabah yeniden başlama çabasıdır onunkisi..
Bir efsane anlatılır eski zamanlardan:
Cehennem ateşi tutuşturulurken, ilk düşenin yerine uçmuş bu cengaver nar bülbülü. Kanatlarını açmış alevlere karşı. Bir avuç canı olan kuşun yüreği, bir dağın yüreğinden daha ağırmış o an. Melekler fark etmiş iyi niyeti, çekip almışlar alevin içinden. Ama geç kalınmış biraz. Boynu değmiş ateşe. Onun içindir ki göğsü yanık bir nar çiçeği gibi kızıldır.
O günden beri, kim bir umutla yanına varsa, kızılgerdan başını eğer, dinler usulca. İnsan unutur çoğu zaman; dinlenmeye değil, dinlemeye muhtaç olduğunu.
Belki de nar bülbülü, hepimizin içindeki o kırık parçadır. Ateşe dokunmuş ama yanmamış tarafımız. İnsan kalabilmiş yanımız. Hâlâ sevgiye inanan. Hâlâ affedebilen,hala iyilikten güzellikten yana olan..
Bir gün bir nar bülbülü konarsa pencerenize, unutmayın: O sadece bir kuş değildir.
Belki de gökyüzünden düşmüş eski bir hatıra, içinizde saklı kalmış bir duygunun yankısıdır.
Bakışlarıyla sizi tartmaz, hüküm vermez; sadece oradadır.
Küçücük gövdesinde, binlerce yılın sessiz bilgeliğini taşır.
Belki içinizde bir yere dokunmak için gelmiştir; unuttuğunuz bir merhameti, ertelediğiniz bir pişmanlığı, söyleyemediğiniz bir “özür dilerim”i fısıldamak için.
Belki de yıllardır duyamadığınız iç sesinizin kanatlı halidir.
Bazen bir fark ediştir onun gelişi; ne çok şeyin değerini göz göre göre unuttuğumuzu anımsatır.
Pencerenize konduğunda, sakince oturun karşısına.
Konuşmayın. Dokunmayın.
Sadece dinleyin.
Çünkü bazen bir kuşun sessizliği, insanın içindeki en gürültülü gerçeği hatırlatır.
Nar bülbülünü gören herkes, bir seçimle baş başa kalır:
Ya geçip gider, o anı sıradanlaştırır…
Ya da durur, bakar ve anlar;
Hayat, küçük anların içindeki büyük hikayeleri fark edebilmekle güzelleşir.
Yelda Öğretmen
Yorumlar
Yorum Gönder