KİMSE BİZ DAHİL VAZGEÇİLMEZ DEĞİL
KİMSE BİZ DAHİL VAZGEÇİLMEZ DEĞİL
Bir gün bir haber gelir: “Falanca vefat etmiş.” Önce küçük bir sessizlik olur çevrede, ardından birkaç taziye cümlesi, bir Fatiha, belki bir anlık iç çekiş… Sonra herkes kendi yoluna devam eder. Saatler işler, dosyalar açılır, mesajlar gönderilir, kahveler içilir,pideler yenir.Ne evde, ne iş yerinde, ne de dünyada çark durmaz. Her şey tıkır tıkır işlemeye devam eder. Sanki o insan hiç yaşamamış gibi… Oysa biz ne kadar da vazgeçilmez hissederiz kendimizi; işler bize bağlı, ev bizim etrafımızda dönüyor, insanlar biz olmadan eksik kalacak zannederiz.
Ama hakikat başka bir fısıltıyla gelir kulağımıza: "Hiç kimse bu dünyanın merkezi değil."
İnsanın egosunu hafifçe dürten, ama aynı zamanda gönlüne derin bir huzur yerleştiren bu gerçek, belki de yaşamın en sade ama en etkili öğretisidir. Ne kadar çabalarsak çabalayalım, geride bırakacağımız tek şey, unvanlarımız ya da başarılarımız değil; bir gülümseme, bir iyilik, bir dokunuş, bir anı ,bir dua olur.
Varlığımız geçici, ama etkimiz kalıcı olabilir; eğer neye değer vermemiz gerektiğini bilirsek..
Bu yüzden hayatta "önemli olmak" ile "değerli olmak" arasındaki farkı öğrenmeli insan. Önemli olmak, bir pozisyonla mümkündür. Değerli olmaksa bir duruşla… Pozisyon değişebilir, unvanlar silinebilir ama güzel bir söz, kırılmamış bir kalp, yetişilmiş bir el kolay kolay unutulmaz.
Bir gün biz de gideceğiz. Takvimler değişecek, sandalyemiz bir başkasına verilecek. Sosyal medyada birkaç gün adımız geçecek, sonra suskunluğa karışacağız. İşte o zaman, şu an peşinde koştuğumuz birçok şeyin ne kadar da anlamsız olduğunu fark edeceğiz.
Peki madem vazgeçilmez değiliz, o halde neden kendimizi bu kadar yıpratıyoruz? Neden en çok sevdiklerimize en az zamanı ayırıyoruz? Neden hayatı sadece bir hedef listesi gibi yaşıyoruz?
Belki de bugün kendimize şu soruyu sormalıyız: "Ben bu dünyaya sadece meşgul olmaya mı geldim, yoksa anlam katmaya mı?"
Dünya bizsiz de dönüyor, ama biz onsuz anlam bulamıyoruz. O halde içimize dönmeli, asıl kıymeti orada aramalıyız. Kimse için değil, kendimiz için yaşamalıyız; daha iyi bir insan olmak için, daha çok sevebilmek için, daha çok fark edebilmek için…
Çünkü en büyük farkındalık, aslında hiç de vazgeçilmez olmadığını anlayıp, buna rağmen kalplerde güzel bir iz bırakmaya çalışmaktır.Ne dersiniz ?
Yelda Öğretmen
Yorumlar
Yorum Gönder