Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dik Durmanın Sessiz Çığlığı

Resim
“Dik Durmanın Sessiz Çığlığı” Ben ne zaman biri dik durarak konuşsa, sesini yükseltse, bakışlarını dev gibi savursa… İçimden bir ah geçer. Çünkü bilirim: Eğilmeyen başın, çoğu zaman içi boştur. Ve o boşluk, konuşmaz… bağırır avaz avaz .. Bilgelik, sesini kısmakta gizlidir. Bir nenenin sessiz duasında, dedenin başını önüne eğdiği o derin suskunlukta saklıdır hakikat. Çünkü ne vakit ki biri gerçekten bilir, dili susar, gönlü açılır. Bir öğretmenim vardı. Tarla fotoğrafı olan bir resim , buğday başaklarını gösterdi. “Bakın,” dedi, “şunlar yere doğru eğilmiş olanlar. İşte onların içi dolu çocuklar . Şu dimdik duranlarsa ;Onlar henüz olgunlaşmamış.” Ben o yaşta sadece buğdayı görürdüm, Yıllar geçti, insanları tanıdıkça o tarlayı ,o başakları hatırladım.. Hayatta da aynısı geçerli. Kendini sürekli ispat etmeye çalışanlar, her cümlesine “ben”le başlayanlar, En çok saygıyı isteyenler… aslında içten içe en çok eksik olanlar... Çünkü ilim, insanı yumuşatır. Bilmek; başkasını küçümsemek değil,...

TAŞTAN KUŞ OLMAZ

Resim
 Aristo demiş ki: “Bir taşı on bin defa da havaya atsan, uçmayı öğretemezsin.” Kulağa sert geliyor ama ne yalan söyleyelim, doğru. Hayat, bazen elimizdeki taşı kuş sanmamızla, bazen de uçan kuşu yere indirip "taş gibi sağlam!" dememizle geçiyor. İkisinde de hüsran kaçınılmaz. Çünkü taş ne kadar parlak olursa olsun, uçmaz. Kuş ne kadar sağlam durursa dursun, toprağa çakıldığında şakımaz.. Peki biz ne yapıyoruz? On bininci denemede o taşın gökyüzünde bir şekilde süzüleceğini sanıyoruz. Ve sonra hayal kırıklığına uğrayınca da gökyüzüne saydırıyoruz.. “Olmuyorsa, gökyüzü yüzünden!” Enerjimiz sınırlı. Her güne bir miktar umutla, biraz cesaretle ve bolca çayla, kahveyle başlıyoruz. Bu enerjiyi nereye harcadığımızsa hayat kalitemizi belirliyor. Yanlış insanlara, olmayacak işlere, yürümeyen yollara verdiğimiz her damla enerji, bize zamanla şunu fısıldar: "Taş hâlâ düşüyor... ve sen hâlâ umutla yukarı bakıyorsun." Oysa bazen yukarıya bakmak yerine, elindeki taşı bırakıp, sa...

HUYSUZLUKLA DÜNYAYI YÖNETME SANATI (!)

Resim
Bir düşünün… Sabah kahvaltısında çocuğunuz "Ben bu peyniri sevmiyorum!" diye bağırıyor. Ve siz ne yapıyorsunuz? “Aman ağlamasın, hadi ekmek üstü çikolata verelim.” Tebrikler! İlk dersi başarıyla verdiniz👏👏“Yeterince ağlarsan hayat sana Nutella’yı getirir ”i pekiştirdiniz Huysuzluk eden çocuklara karşı gösterdiğimiz bu “anlık barışçıl” yaklaşım, aslında uzun vadede minik bir tiran yaratıyor olabilir. Çünkü çocuk şöyle düşünüyor: “Demek ki ben yeterince zıvanadan çıkarsam, bu evde kuralları ben koyarım!” Peki, bu neden tehlikeli? Çünkü o çocuk büyüyünce, trafikte korna çalınca yol vermeyen, sınavdan düşük alınca öğretmeni suçlayan, iş görüşmesinde reddedilince “Zaten ben de istememiştim ki!” diyen yetişkine dönüşebiliyor. Bunu istemiyoruz. Hem çocuklarımıza hem kendimize iyilik yapalım: Huysuzluğun karşılığı ödül değil, sınır olmalı. Yoksa bir bakmışsınız, evin patronu 3 yaşında biri olmuş. Ağlamasına, üzülmesine izin verin. Bu duygular gelişimin parçasıdır. Ama unutmayın: Sı...

Dil Gönlün Aynasıdır

Resim
  Dil Gönlün Aynasıdır.. "Kalbinin naifliği kelimelerine yansıyan insanları seviyorum. " Zarif bir üslupla konuşan, vefa dolu, merhametle yaklaşan, kalbiyle gören ve diliyle şifa olan insanları… Çünkü bazı insanlar kelimeleriyle değil, yürekleriyle konuşur. Söyledikleri, sanki bir yaz akşamı esintisi gibi dokunur içimize. Ne incitir ne yorar. Gönül, böylesine güzelliklere susamışken, ne yazık ki çoğu zaman asık suratlı, diliyle diken eken, enerjisiyle sömüren insanlarla karşılaşırız. Bazı insanlar vardır; sabah seni gördüğünde selam vermez, günaydın desen "?" duymamış gibi bakar. Surat sanki limon sıkacağı. Sohbete kalkışırsın, daha ilk cümlede moraller çöker, içini dökmeye çalışırsın ama bir bakmışsın dert dinleyeceğine dert anlatıyor. Enerjini emer, ruhunu boğar vampir gibi .. sonra da “Ben sadece gerçekçiyim” der. Halbuki gerçekçilikle kabalık arasında, Everest kadar fark var. Kaba olmak, dobra olmak değildir. Asıl dobra, hakikati nezaketle söyleyebilendir. Bir d...

SENİN SÂYENDE..

Resim
 Senin Sâyende… Sâye… Eski zamanlardan kalma ne ince, zarif bir kelime. Gölge demek. Hiç gölgen oldu mu ya da birine gölge oldun mu ? Yaz sıcağında başına bir serinlik, kış ayazında gönlüne bir sıcaklık gibi. Ve işte bu kelimeden türeyen öyle bir cümle var ki, hem teşekkür eder hem dua gibi değer katar: “Senin sâyende.” Ne güzel bir cümle... İçinde minnettarlık var, vefa var, kabul var,aidiyet var.. Bazen bir öğretmene, bazen bir dosta, bazen de hayatı altüst edip sonra yeniden düzenleyen bir felakete bile söylenebiliyor.. Çünkü insan, hayat yolculuğunda bazen kendi gölgesini bile kaybedebiliyor."Kendim ettim kendim buldum" misali ..Kendi sâyesinden olur. İşte o zaman biri çıkar, öylece yanında durur. Sadece durur. Gölgesiyle bile iyileştirir insanı. “Senin sâyende toparlandım” dedirtir. 'Gölgen yeter be güzel insan 'dersin .. Düşün;Hayatta illa gölge olanın ,gölgelik ettiğin olmuştur . Hayatına lezzet katanları hatırla. Belki annenin sabah mahmurluğunda gözleri kap...

KARTALLAR YÜKSEK UÇAR

Resim
  Gönderi Hayat ve İnsan Yelda KUŞCU KILIÇARSLAN · 43 dk Kartallar Yüksek Uçar .. Kartallar Yüksek Uçar . 1984 yılı sonlarında yayınlanmaya başlayan bir dizi vardı, bu isimde o zamanlar,aklıma geldi şimdi .. bu dizideki karmaşık iş ilişkileri, değişen dönemler o yaşlarda bana ağır gelirdi, pek bir şey anlamazdım. O vakitler tek kanal olunca mecburen mi izlerdik bilmiyorum. Sadri Alışık'ın Banazlı İsmail karakteri, Hanımağa, Selda Alkor ismi o zamanlardan aklımda kalanlardı.Sonuç olarak o döneme göre gerçekten de çok kaliteli ve güzel bir diziydi.Hatta günümüzdeki dizilerin birçoğundan daha güzel kurgulanmış bir yapım. Başta Sadri Alışık, sonra Hüseyin Peyda olmak üzere hayatta olmayan oyuncular da nur içinde uyusunlar , çalışmaları daha uzun yıllar böyle hatırlanıp anılsın ...tabi konumuz film değil 😄 Hayat, zaman zaman bir doğa belgeseli gibi işliyor. Ana karakter sensindir ama sahneye kargalar da girer. Evet, kargalar… O hiç susmayan, her şeye bir yorumu olan, enerjisini ...