TOPRAK SENDEN İNCİNMESİN
Biliyor musun, bazen en derin öğütler, en sade dizelerde gizlidir. Az önce okuduğun bu mısralar, kulağa sadece güzel gelmekle kalmıyor; ruhumuza da yavaşça dokunuyor.
“Suyundan içtiğin vakit,
Kaynak senden incinmesin...”
Hayat, bize sunduklarını sessizce verir. Bir pınardan kana kana su içtiğinde, o suya teşekkür etmeyi düşündün mü hiç? Belki de kaynak, sadece susuzluğunu değil; sana şükrü, ölçüyü ve tevazuyu da hatırlatmak için akıyordur.
Gölgesine sığındığın bir ağacı düşün. Serinliğiyle seni sarar, güneşin hararetinden seni korur. Ama ya sen? Onun yaprağını hoyratça koparıyor musun, yoksa nazikçe eğilip gölgesine teşekkür mü ediyorsun?
“Gölgesinde otur amma,
Yaprak senden incinmesin...”
İşte tam da burada başlıyor insanlık. Aldığını zarifçe almakta. Oturduğun sandalyeye bile saygı gösterecek kadar farkındaysan, dünyayı kirletmeden yaşayabiliyorsun demektir.
Ve en çok da şu dize yakalıyor beni:
“Temizlen de gir mezara,
Toprak senden incinmesin...”
Öyle bir hayat yaşa ki, toprağa bile yük olma. Gidişin bile huzur getirsin ardında kalanlara. Ne kırık kalp bırak, ne gözyaşı. Ne ağızdan dökülen kötü bir söz, ne de senden geriye kötü bir iz.
Düşünsene… Ölüm bile senden incinmesin.
Hayat bazen çok karmaşık geliyor olabilir. Koşuşturuyoruz, unutuyoruz, kırıyoruz, kızıyoruz… Ama arada bir durup şunu sormalıyız kendimize:
“Bugün yaşadığım hayat, benden sonra da güzel bir iz bırakır mı?”
İyilik öyle büyük şeyler yapmak değildir hep. Bazen bir çiçeğe dokunurken kırmamak, bir hayvana sessizce su uzatmak, bir insana sadece sabırla bakmaktır.
Bir kaynak gibi, sessizce akmak… Bir ağaç gibi, gölge olmak… Ve bir toprak gibi, her şeyi alıp yine de şikâyet etmeden kabullenmek…
İşte insan olmanın özü belki de tam burada saklı...
#kişiselgelişim
#farkındalık
#hayatıyaşamak
Yelda Öğretmen
Yorumlar
Yorum Gönder