KİTAP İNCELEMESİ


 Yaşayamadığınız duyguların tatmin aracı: ÇOCUKLAR!

“Benim oğlum doktor olacak!”

“Benim kızım öğretmen oldu, bu sene atanacak inşallah!”


En çok “kendi çocuklarını” öldürüyor insanlar. Onların hayallerini çalarak, sanatsal/sportif becerilerini görmezden gelerek, duygularını hiçe sayarak… Kendi yapamadıklarını onlar üzerinden yapmaya, kendiyle övünemediklerini onlar üzerinden sağlamaya çalışıyorlar. Ne diyordu 

Uçurtma Avcısı

Uçurtma Avcısı’nda, “Çocuklar boyama kitabı değildir, onları en sevdiğin renklere boyayamazsın.” Yalnızca boyamıyor, şekilden şekile sokuyoruz oysa, bir sınavdan çıkıp başka bir sınava, bir kurstan çıkıp başka bir kursa koşturuyoruz. Her çocuğun kumaşı farklı, biz hepsinden takım elbise dikmeye çalışıyoruz. “Komşunun çocuğunun” takım elbisesi var çünkü. El alemin de elli alemin de canı cehenneme!


“İnsanlar yıllarca sabahtan akşama kadar çalışıyor, yine de ancak hayatta kalacak kadar para kazanıyorlardı.”


Sınırsız paranız olsa ne yapardınız?

Bir ağaç diktiniz ve meyve yerine para veriyor diyelim: Hala aynı işte çalışmaya devam eder miydiniz? Mutluluğun formülü burada saklı işte: “İstediğin işi yapmak!” O işi yaparken huzur bulmak. Yalnızca para kazanmak için değil, insanlığa, topluma bir şeyler katmak için çalışmak! Eğer çok paran olduğunda “zaten zenginim” diyerek işinden ayrılıyorsan yanlış yerdesin demektir. Güneşli bir sabah vakti şehrin en işlek caddesini seçin, alın elinize kahvenizi ve insanların yüzlerini inceleyin, yüzünde gülümsemeyle işine gidebilen insanlar en azından meslek seçimini doğru yapmış insanlardır, yüzünde gülümsemeyle okula gidenler istedikleri bölümde istediği şartlarda okuyabilenler… Gerçek para ağacı da bu değil mi? Verilen emekler, ulaşılan hayaller… Başkasının hayalini gerçekleştirmek için çabalayan, başkasının hayatını yaşayan biri nasıl mutlu olabilir?


“Biri sana sarıldığında kollarını ilk gevşeten kişi olma.”


“Keşke benim çocuğum da senin gibi olsa.” Ne acı bir durum değil mi ailelerin çocuklarını istedikleri kalıba sokmak için mücadele verip sonunda ortaya çıkan ürünü beğenmemeleri? Eserdeki “Tembel Oğlan” yanlış ebeveynliğin sonuçlarının en net göstergesi. Büyük bir keşfetme açlığıyla doğuyor çocuklar, insanı, doğayı; toprağı, çamuru… Eline kitap alan çocuğun yırtmasın diye elinden kitabı almak, üzeri pislenmesin diye toprakla oynatmamak, üzerini çamur yapınca kızmak, yorulmasın ya da beceremez diye onun yapması gereken şeyleri onun yerine yapmak… Fidan yetiştirmeden, yemek yapmadan büyüyor çocuklar. Hayatı yaşatmıyor sonra hayatı yaşamamalarıyla suçluyoruz: “Hayatı yaşamak varken oturup elinizdeki telefondan hayatı izlemek nedir?” Yarış atı mualemesi yaptığın çocuktan hayatı İlber Ortaylı gibi yaşamasını beklemek ne trajikomik!


En çok yetişkinler okusun isterdim bu kitabı:

Kendileri çocukken yapılan ve hala etkisini gördükleri hataları kendi çocuklarına yapmasınlar diye.

En çok yetişkinler okusun isterdim bu kitabı:

Kendi hayallerine dalıp çocukların düşüncelerini hiçe saymasınlar, onları daha çok anlasınlar diye.

En çok yetişkinler okusun isterdim bu kitabı:

Bir gün kendilerinin de çocuk olduğunu hatırlasınlar ve çocuklardan öğrenecekleri şeyleri hiçe saymazsınlar diye.


“İstediklerimiz ve sahip olduklarımız her zaman ihtiyacımız olan şeyler değildir,” diyordu Kırmızı Oda’da. Sınırsız para mutlu etmeyebilir, dünyanın en prestijli mesleği mutlu etmeyebilir. Gerçek mutluluk insanın kendi seçimlerinde saklıdır, doktor da olsan, sabahları sıcak ekmekler satan bir ekmekçi, eşyalara şekil veren bir marangoz da. Hayallerinizin peşinden koşun ama “kendi hayallerinizin”. Bırakın çocuklar da kendi hayallerinin peşinden koşabilsinler. 

Ziya Selçuk

Ziya Selçuk’un dediği gibi: “Ben sizin ödünç fikirleriniz ve kimliğinizle yaşamak istemiyorum. Kendi gökyüzümü inşa edeceğim.”



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BUGÜN NASIL YAŞAMAK İSTİYORUM ?

KELEBEK KANADI SENDROMU 🦋

Yaşama Katılan Değer: Kendine Yatırım