Hayat acemilerine, hassas ve duygusal yüreklere...


 

Hayat acemilerine, hassas ve duygusal yüreklere...

Olur olmaz yerlerde yüreğine öküz oturuyor biliyorum!

Her şeyi kafana takmamak için defalarca kendine söz veriyor ama her defasında kendini ince düşünürken buluyor, yoruluyor, kırılıyorsun. Dünya hassas kalpler için cehennemdir, diyor 

Johann Wolfgang Von Goethe

Johann Wolfgang Von Goethe, cehennemi içinde taşıyor, değişmek için kendine söz veriyor ama her gece başını yastığa koyduğunda yine aynı hataları yaptığını görüyorsun. 21. yüzyılın hayatta kalma keşmekeşinde hassas bir kalple yaşamak zor! Geç olmadan durup dinlenmeli, düşünmeli; hâlâ kalbi dayanıyorken ruhuna şekil vermeli insan.


"Bir yeri gerçekten terk etmeyen, yeni bir yola çıkamaz."


"Yeni bir yolculuk..." Bedenen ve ruhen. Bu kitap tam da o etkiyi yaptı bende. Gittiğim her yere benimle geldi. "Hayatın acemisi" olarak tanımlıyordu yazar da kendisini, yaptığım hataları yapıyor, düştüğüm yanlışlara düşüyordu. Kişisel gelişim kitaplarına inanmayan ben bir dostla oturup sohbet ediyor, onunla karşılıklı kahve içiyor gibi hissettim kendimi. Tezcanlıydı, kafasına takıyor, değişmek istiyor, buluşma yerlerine saatinden önce varıyor, heyecanlanıyor tabiri caizse kendi söküğünü dikemiyordu. Geçtiğimiz yollardan geçmiş, düştüğümüz yanlışlara düşmüş insanlar anlar değil mi bizi? Satır satır yaşadım onu, elimden düşürmedim, her cümlesini saatlerce düşündüm. Okumak bir yaşama eylemine dönüştü. Adına "bibliyoterapi" dedikleri şey buysa itiraf etmeliyim ki bana çok iyi geldi. "Zamanı gelmiş bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın," diyordu yazar. Tam da o vakitte o yolda hissettim kendimi. Ve kimi yolculuklardan sonra asla eskisi gibi olmuyor insan...


"İstesem düzeltirdim ama artık bir şeylerin benim çabamla düzelmesinden bıktım."


Öyle bir çağ ki yaşamak aslanın ağzında! Özel hayatlarımızdaki manipülasyonlar, iş hayatımızdaki çekişmeler, sosyal medyada mutlu, huzurlu, hiçbir şeyi takmıyor gibi görünen insanların ruhumuzda bıraktığı etki... Hayatın acemilerini affetmeyen bir dönemden geçiyoruz; kayıplarımızla, acılarımızla ve olanca hassaslığımızla. "İncelik... sensin bütün zamanların açık yarası," diyordu 

Şükrü Erbaş

Şükrü Erbaş Öyle açık bir yara ki herkes o yarayı kullanmaya kalkıyor, dostun da inceliğinden yararlanıyor düşmanın da. "İnsanların senin sınırlarını ihlal etmesine neden izin veriyorsun?" Hayat geçiyor, insanlar göçüyor; bir şeylerin değişme vakti gelmedi mi sence de? youtube.com/shorts/1WhjvT1r...


Sen hüzünlüsün diye dünya durup sana yol vermeyecek, 

Doğan Cüceloğlu

Doğan Cüceloğlu'nun çok sevdiğim bir sözü.

Sen paylaşmadıkça insanlar senin hassas noktalarını anlamayacak.

Sen sulamayınca çiçekler büyümeyecek.

Sen dokunmadığın sürece hiçbir problem "zamanla" çözülmeyecek.

Çizdiğin çizgilerin aşılmasına izin verme,

Kalbinin çiçeklerinin kurumasına,

Bir defa geldiğin ve öldükten sonra unutulacağın hayatın başkaları tarafından çekilmez bir hâl almasına. "En meşgul insanlar bile öldüğü zaman sistem bozulmuyor, her şey eskiden olduğu gibi devam ediyor. Demek ki biz bu dünya, bu hayat ve bu iş için vazgeçilmez değiliz."

Panzehiri bulamazsın, hayatı kendine zehir etme. Ne der Mevlana, "Cenneti cehennem ediyorsun, etme."


"Sevdiğin kişi ile seni seven kişi asla aynı değildir."


Her bölüm bir konuyu ele alıyor:

Kırık kalpler, görmezden geldiğimiz sorunlar, "geçmişi özleme" yanılsaması, içe atılan gerçek hayat problemleri, bastırılan duygular, travmalar, kendine acıma bataklığı, zehirli affetme, insanın kendisi olması, hayat mahveden düşünce kalıpları, her acının izi geçmeyeceği, her derdin çözümü olmayacağı ve daha nice noktaya değiniyor yazar. Ve yine her bölüm başında bir yazar, şair, düşünür sözü: "Ben dünyaya birileri beni bir şeylere zorlasın diye gelmedim. Kendi üslubumla nefes alacağım," diyen 

Henry David Thoreau

Henry David Thoreau, "Önemli olan sözler değil davranışlardır. Sevdiğini söyleyen biri yerine, sevgisini gösteren birine inanın diyen 

Erich Fromm

Erich Fromm; Freud, Sartre, Özdemir Asaf -Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.- Oruç Aruoba, Virginia Woolf ve ruhunuza dokunacak daha birçok isim.


Hiçbir kitap tek başına geçirmeyecek,

Her acının izi geçmez,

Her derdin çözümü yok,

Ama size iyi gelecek kitaplar, dostlar, dizi ve filmler hep olacak.

Başka biri olacaksınız diyemem,

Kimse "geçecek" diyemez.

Ama şunu gönül rahatlığıyla söylüyorum: "SİZE İYİ GELECEK!"

Durup düşündürecek,

Bir dostla yürüyormuş izlenimi verecek,

Sizi dinleyecek.

"Zamanı gelmiş bir yolculuk"

Kitabın kapağını kaparken daha yeni çıkıyor gibiyim o yolculuğa.

Yürümenin iyi geleceğini düşünüyorsanız, eşlik etmek ister misiniz?


Biraz uzun oldu, yorduysam affola...

Ama bana iyi gelen kitaplar hakkında konuşmaktan kendimi alamıyorum.

Okuyan herkese iyi gelsin isterim.

Buraya kadar okuduysanız eğer sizler de incelemeyi paylaşarak daha çok okurun ruhuna dokunmasına vesile olabilirsiniz.

Hassas ruhlarınıza sevgiyle...


Mikail BALCI 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BUGÜN NASIL YAŞAMAK İSTİYORUM ?

KELEBEK KANADI SENDROMU 🦋

Yaşama Katılan Değer: Kendine Yatırım