BİR ÇOCUĞUN SUSKUNLUĞU YA DA ÇIĞLIĞI BİR EVİN AYNASIDIR


 Bir çocuğun suskunluğu, bazen bir evin aynasıdır.

Terbiyesiz öğrenci yoktur; aile terbiyesi almamış öğrenci vardır.”

Bu sözün ağırlığı, bazen bir sınıfta yankılanan küçücük bir sesle bir ömür boyu kulaklarımızda çınlar. Eğitimciliğin bana öğrettiği en derin gerçeklerden biri de budur: Çocuklar, kendi karakterlerinden çok, çevrelerinin yankısıdır.


Bir öğrencim vardı, dördüncü sınıfa gelmiş ama hâlâ harflerle barışamamıştı. Okuma yazma bilmeyen bir çocuk, ama dilden dökülen küfürleri ustalıkla kullanabilen biri... İlk geldiği okuldan, “küfrediyor” diye uzaklaştırılmış. Yeni okulda daha sınıfa adım atmadan ünü kapıyı geçmişti. Veliler, “Bizim çocuk onunla aynı sınıfta olmasın,” diye müdürün kapısını çalmıştı.


Ne ilginçtir ki, onu ilk gördüğümde gözlerinde ne öfke ne de suç vardı. Yalnızca bir çocuğun çaresizliğiyle karışık bir arayışı vardı. Destek eğitime alındı. Bana gelmeye başladığında çevresindekilerin anlattığı 'problemli çocuk' imajından eser yoktu. Hiç küfretmedi bana. Aksine, saygılıydı, dikkatliydi.Tanımaya çalıştım .


“Evde küfreden biri var mı?” diye sordum bir gün. Başını eğdi, sessiz kaldı. “Baba mı?” dedim. Elini havada salladı: “Ooo, çok yapar.” gibi “Anne?” dedim. Aynı el hareketi… İşte o an anladım: Çocuk, söyleneni değil, gördüğünü öğrenmişti..


Evde “hoş geldin” demiyorsak, okulda o çocuk nasıl "hoş bulduk" desin?

Evde “teşekkür ederim” demiyorsak, çocuk nasıl minnet duygusunu ifade etsin?

Evde “özür dilerim” demeyi öğrenmediyse, sınıfta kırdığı kalbi nasıl onarsın?


Çocukların terbiyesi okulla değil, evle başlar. Aile, çocuğun ilk sınıfıdır; anne-baba ise ilk öğretmeni. Kalem tutmayı biz öğretiriz belki ama merhameti, saygıyı, sevgiyi ,dürüstlüğü,merhameti ,empatiyi çocuk ilk olarak evde izleyerek öğrenir.


Çocuklar sanıldığı gibi boş bir sayfa değildir; üzerlerine yazılmış hikâyelerin devamını yaşarlar. Onlara kızmadan önce, evde hangi cümlelerle büyütüldüklerine bir bakmak gerekir.


Unutmayın…

Çocuklar söylediklerinizi değil, yaşattıklarınızı öğrenir.

Ve bazen bir çocuğu kazanmak, koca bir geleceği kurtarmaktır.


Bu yazıyı okuyan her veliye naçizane bir çağrım var:

Eğer çocuğunuzun davranışlarını beğenmiyorsanız, aynaya onunla birlikte bir bakın. Belki de çözüm, aynadaki yansımanızdadır...

Çocuklarımıza özen gösterelim; ziyan olup gitmesinler. Bugün evde sergilediğimiz her tutum, yarın o çocuğun toplum içinde nasıl bir birey olacağını şekillendiriyor. Evdeki öfkemiz, sevgimiz, saygımız ya da ihmalimiz... Hepsi bir gün çocuğumuzun davranışlarında vücut buluyor. Unutmayalım, yetiştirdiğimiz çocuk sadece bizim değil, toplumun da bir parçası olacak.


Bir çocuğun suskunluğu, ya da çığlığı bazen bir evin aynasıdır...

Yelda Öğretmen

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BUGÜN NASIL YAŞAMAK İSTİYORUM ?

KELEBEK KANADI SENDROMU 🦋

Yaşama Katılan Değer: Kendine Yatırım